4 Şubat 2013 Pazartesi

Kaldırımlar ve Dünyalar.

Bir kaldırım üzerinde ne taşır sorusu, bir çanta içinde ne taşır sorusu ile paralel gider. Basit anlamıyla baktığımızda kaldırımlar ayakları, çantalar kitapları taşır. Ama hayır, ne kaldırımlar ayakları ne çantalar kitapları taşır. Kaldırımlar, derinliklerinde, onları madde olmaktan çıkartıp kaldırım yapan niteliklerinin derinliklerinde dünyayı taşımaktadırlar. Aslında sadece kaldırımlar değil, her şey dünyayı taşımaktadır. Dünyayı taşımak nedir? Bu Atlas'ın dünyayı taşıması gibi bir taşımadır, Atlas sadece kolları ile, kas gücü ile dünyayı taşımaz, Atlas aynı zamanda dünyanın kayıt cihazıdır. Atlas en derinlerde aslında zamanın ta kendisidir. Atlas dünyayı taşır, dünya insanları taşır, insanlar zamanı taşır. Zaman insanlar tarafından taşınır, insanlar dünya tarafından taşınır, dünya Atlas tarafından taşınır, yani aslında Atlas Yunan düşüncesindeki döngüsel zamanı taşır. 

Peki kaldırım nasıl olur da  zamanı taşır? Dediği gibi sadece kaldırım değil, bir çanta, bir koltuk, bir ayakkabı, bir masa ve hatta 'onun' da söylediği gibi bir kürsü zamanı taşıyabilir. Kaldırımın zamanı taşıması, üzerinde yürüyen insanın zamanı taşıması ile yüklenilen, dolambaçlı bir taşıma değildir. Kaldırım taşının bir hayatı vardır. Hayat sadece insanın değildir, varoluş ile yok oluş arasındaki her şey bir hayattır. Kaldırım taşının madenden çıkarılışı ile kaldırımdan sökülüşü bir hayattır. 

Kaldırım zamanı taşır, çünkü kaldırım hep oradayken zamanı taşıyan insan üzerinden geçer gider. Her gün farklı binlerce insan ve onların zamanları geçmektedir kaldırım üzerinden. Kaldırım sürekli bir etkileşim halindedir, insan ile etkileşir ve bir süre sonra kaldırım artık dünyalanmıştır, o üzerinde taşıdığı insanlardan kendisine bir dünya kurmuştur, o artık kendi dünyasının zamanını taşımaktadır. 

İnsan da bir kaldırım gibidir. İnsanı, hayvandan ayıran temel özelliklerden birisi, dünyalar yaratabilmesidir. Hayvan doğaya bağlıdır, onun bir dünya yaratma şansı yoktur, ancak insan dünya yaratır. İnsan başka insanların dünyalarının arasında doğar ve bir gün o dünyalardan kendi dünyasını yaratmıştır. İnsanlar kaldırımın kaderleri aynıdır, ikisi de bir dünyalar çatışmasının içine atılırlar, ikisi de başka dünyalardan dünyalanırlar. 

Dünyalanan insan, özünü yitirmiş insandır. O artık başka dünyaların, içine düştüğü dünyaların yansımasıdır. Ve bazen öyle dünyalar ile karşılaşır ki, etkilendiği bu dünya, bütün bir dünyalanmasını tersine çevirebilir ki giden dünyalar her zaman dünyalanandan bir şeyler götürürler. Dünyalayan ile dünyalanan, tek bir ortak dünyada buluştukları ölçüde yalnız değildirler. Bunun dışındaki tüm dünyalar, yalnızca kendi dünyaları ile ilişki içerisindedirler.

Sokaktan sökülen bir kaldırım kendisi ile birlikte bir çocukluğu götürebilir. Kopan dünyalar, bütün bir dünyayı yok edebilir. 

Kapılar odalara değil, dünyalara açılırlar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder